![]() |
Vampir Yarasa (Desmodus rotundus) |
Vampir yarasaların bilimsel sınıflandırması
Âlem: Animalia (Hayvanlar)
Şube: Chordata (Kordalılar)
Sınıf: Mammalia (Memeliler)
Takım: Chiroptera (Yarasa)
Familya: Phyllostomidae (Yaprak burunlu yarasa)
Alt familya: Desmodontinae
Cins: Desmodus
Tür: D. rotundus
![]() |
Vampir yarasanın dağılım haritası |
Geoffroy, 1810
Taksonomi
Vampir yarasa 1810’da Étienne Geoffroy Saint-Hilaire tarafından ilk olarak Phyllostoma rotundum olarak sınıflandırıldılar. Türe 1901’de Oldfield Thomas tarafından geçerli olanlardan biri -Desmodus rotundus- ikili adı verilmeden önce birkaç bilimsel isimle adlandırıldı. Diğer 2 türle birlikte (Kıllı bacaklı vampir yarasa -Diphylla ecaudata- ve beyaz kanatlı vampir yarasa -Diaemus youngi- ) Desmodontinae altsınıfının altında sınıflandırıldı. Karşıtı olan sahte vampir ailesi Megadermatidae ve spektral yarasalara karşın, bu 3 tür gerçek vampir ailesini oluşturuyor. Desmodontinae’nin tüm bu 3 türü sıcak-kanlı hayvanların kanlarıyla beslenmeleriyle özelleşmiştir. Ancak vampir yarasa ilk olarak kuşlarla beslenen diğer 2 türden çok memelilerin kanıyla beslenir. Üç tür birbirlerine benzerler ancak vampir yarasa uzun başparmağıyla diğerlerinden ayrılır. Bu, tanımlanan diğer fosil türlerine rağmen, onun cinsinin kaybolmayan tek uzvudur.
Vampir yarasaların fiziksel özellikleri
![]() |
Kesici ve köpek dişlerini sergileyen bir vampir yarasa iskeleti |
Çoğu diğer yarasalar karada manevra yapma yeteneğini kaybetmiş olsa da, vampir yarasalar bir istisnadır. Onlar, kanatları bacaklarından çok daha güçlü olduğu halde, ileri gitmek için arka ayakları yerine ön ayaklarını kullandıkları bir eşsiz, sınırlayıcı yürüyüş biçimlerini kullanarak koşabilirler. Bu yetenek muhtemelen yarasa soyları içerisinden bağımsız olarak gelişmiştir. Başparmağı altındaki üç yastık taban gibi işlev görmektedir. Bu özellik ayrıca çeşitli yönlere sıçramada da önemlidir. Atlayacakları zaman yarasa kendisini yukarı iter. Başparmaklar tarafından stabilize edilen arka ayaklar bedeni pektoral kanatların üzerinde tutar.
![]() |
Vampir Yarasa'nın Dünya üzerindeki dağılımı |
Vampir yarasaların çeşitliliği ve habitatı
Vampir yarasalar Meksika’nın bir kısmında, Orta Amerika’da ve Güney Amerika’da bulunur. Amerika sınırlarının güneyine 280 km (170 mil) kadar kuzeyde bulunabilirler. Bu türün fosilleri Florida ve Meksika sınırlarında bulundu. Vampir yarasa güneydoğu Brezilya’daki en yaygın yarasa türüdür. Türün çeşitliliği güneyde Uruguay, Kuzey Arjantin ve Orta Şili’yi kapsar. Batı Hint Adaları içinde, bu yarasa yalnızca Trinidad’ta bulunur. Ilık ve nemli iklimleri tercih ederler ve beslenmek içinse tropikal ve subtropikal ormanlık ve açık çayırlıkları kullanırlar. Ağaçlara, mağaralara, terkedilmiş binalara, eski kuyulara ve madenlere tünerler. Vampir yarasalar diğer dokuz yarasa türüyle birlikte en baskın konaklama mekanlarına yönelerek tüneyeceklerdir. Konaklama yerleri içinde en karanlık ve en yüksek yerlerde otururlar; ayrıldıklarında, diğer yarasa türleri bu boşalan yerleri devralırlar.
Davranış
![]() |
Kan emen vampir yarasa |
Vampir yarasalar öncelikli olarak memelilerin kanıyla beslenirler, özellikle sığır ve atlar gibi çiftlik hayvanlarıyla. Vampir yarasalar tapir gibi vahşi avlarla beslenirler fakat bir seçenek verildiğinde sığırlardan sonra atlarla ve evcil hayvanlarla beslenirler. Dişi hayvanlar, özellikle kızışmış olanlar, erkeklerden daha sık hedeflenmektedirler. Bu durum hormonlar yüzünden olmaktadır.
Vampir yarasalar yankılanma yaparak ve koku duyusunu kullanarak avın izini sürerler ve geceleri avlanırlar. Bölgelerinin 5 ila 8 km uzağında beslenirler ve düzenli bir şekilde bölgeden ayrılırlar; bekar erkekler ilk ayrılanlardır, onları dişiler takip eder ve son olarak da haremi koruyan erkekler gelir. Bir yarasa bir hedef seçtiğinde yerden genellikle avının arka kısmına, yan tarafına veya boynuna atlar; burnundaki ısı sensörleri ona deri yüzeyinin yakınlarındaki kan damarını belirlemesinde yardımcı olur. Dişleri ile hayvanların derilerinde delik açar, küçük kanat çırpma hareketleriyle deriyi soyar ve bu amaçla adapte olmuş olan yanal oluklara sahip dilleri ile kanı yalar. Kan, tükürükteki antikoagülant maddeler tarafından pıhtılaşmadan tutulur. Beslendiğinde, kan kardiyak dişte depolanır. Yarasalar 30 dakikada beslenerek, kanla şişkin hale gelirler ve bu nedenle zar zor uçabilirler. Havalanmadan önce, vücuttaki suyun bir kısmının boşaltılmasını ve kanın sindirilmesini beklemek ve kendilerini saklamak zorundadırlar.
![]() |
Buffalo hayvanat bahçesinde beslenen vampir yarasa |
Çiftleşme ve üreme
Bir erkek ve onun dişisi harem oluştururlar. Haremler birçok erkekten oluşur; bu grup içerisinde erkekler baskın bir hiyerarşiye sahiptirler. Erkek vampir yarasalar dişileri içeren veya onlara cezp edici gelen tünek yerlerini korurlar ve harem erkekleri dişileriyle çiftleşen tek erkeklerdir. Bekâr erkekler mümkün olduğunda harem dişileriyle çiftleşmeyi denerler fakat dişiler genellikle onları reddeder. Çoklu-erkek haremlerinde, dişi muhtemelen aynı soydan olan çiftleşmeden kaçınmak için egemen olan erkek tarafından yapılan çiftleşme girişimlerini reddedebilir.
![]() |
Bir kasa içerisindeki vampir yarasalar |
Dayanışma
![]() |
Kanatlarını sergileyen yarasa |
Dişi vampir yarasalar ebeveynlik davranışı sergilerler. Tüneklerdeki emziren dişiler, anneleri hâlâ hayatta olan ve anneleri ölmüş olan her iki genç yavruyu da beslerler. Bu mekanizma yavruyu açlıktan kurtarmak ve yavru gelişiminin sorumluluğunu kolaylaştırmak için geliştirilmiştir. Vampir yarasalar karşılıklı tımar işlemine de katılırlar: iki yarasa bir diğerini temizlemek ve sosyal bağlarını güçlendirmek için birbirlerini aynı anda tımar ederler. Yarasalar bunu ayrıca bir diğeriyle yemeklerini paylaşmak için de yaparlar. Bir yarasa diğerini tımar ederken, eğer onun gerçekten yemeğe ihtiyacı varsa, karnının ölçüsünü belirleyerek bunu anlayabilir. Tımar etme işlemi akrabalık derecesine de bağlıdır. Anneler kendi yavrusunu diğer yarasalardan daha fazla tımar ederler.
Vampir yarasa ile insanlar arasındaki ilişki
![]() |
Ann Froschauer Vampir Yarasa ile birlikte |
Kuduzun en çok görüldüğü vampir yarasaların oluşturduğu geniş populasyonlar Güney Amerika’da bulunmuştur. İnsan nüfusu için büyük bir tehlike yoktur fakat çiftlik hayvanları için tehlikelidirler. Trinidad’taki devlet bakteriyoloğu Dr. Joseph Lennox Pawan, Mart 1932’de ilk enfekte vampir yarasayı bulmuştur. Çok geçmeden, yapay bir enfeksiyon ya da dış semptomlar olmaksızın geniş bir zaman peryodu içerisinde kuduz virüsü taşıyabilen ve vampir yarasaları da içeren birçok yarasa türünü kanıtlamıştır. Artibes cinsine ait meyve yarasaları aynı kabiliyetleri gösterebilmek için daha sonradan ortaya çıkarılmıştır. Bu asemptomatik aşamalar boyunca,yarasalar normal davranışlara ve üremeye devam ederler. Başlangıçta, Pawan’ın bulduğu insan ve hayvanlara kuduz taşıyan yarasalar fantastik bulundu ve dalga geçildi.
Birçok yarasanın kuduzu taşımamasına rağmen, onlar hantal, yönünü kaybetmiş ve uçmaya gücü yetemez bir halde olabilirler, bu onların insanlarla iletişime girmesini daha uygun hale getiren şeydir. Yarasa ile kurbanının direk fiziksel temasının dışında, kuduz virüsünün yalnızca hava iletimi vasıtasıyla konakçıyı enfekte etmesinin mümkün olduğunun kanıtı vardır. Birisi mantıksız bir yarasa korkusu taşımıyor olsa bile, yarasayı yaşama alanında rahatsız etmekten ve onu dağıtmaya çalışmaktan kaçınılmalıdır.
Vampir yarasa tükürüğünün tıpta kullanılan bazı pozitif benzersiz özellikleri bulunmuştur. Genetik mühendisliğince Desmodus rotundus tükürüğündeki antikoagülant özellik kullanılarak, felçli hastalardaki kan akışını hızlandırmak için desmoteplase diye adlandırılan bir ilaç geliştirilmiştir.